Artık Dijitalleşmeye Ayak Uydurarak “Mobil” Olmalıyız

İŞİNİ DOĞRU YAPAN CEZALANDIRILIYOR
Systemtransport olarak 2023 yılında, 2024 yılı için koyduğumuz hedefleri başarıyla gerçekleştirdik. 2024 yılı genel anlamda bizim için olumlu geçti. Son yıllarda işlerimizi en çok etkileyen faktörlerin başında İstanbul’un aşırı pahalı hale gelmesi geliyor. 2024 yılına adeta bu pahalılık damga vurdu diyebilirim. Gıda, konaklama ve diğer tüm harcamalara baktığımızda İstanbul’un maliyetleri gerçekten çok yüksek. Bu durum hizmet fiyatlarımızı artırmamıza neden oldu. Fiyat artışları, turistlerin daha bireysel gezilere yönelmesine yol açtı. Turistler artık grup halinde değil, tek başlarına seyahat etmeyi tercih ediyor ve bu da iş yoğunluğunu olumsuz etkiliyor.

D2 belgeli araçların kullanım oranının azalmasının bir diğer nedeni ise havaalanı çevresinde ve yol kenarlarında bekleyen yüzlerce korsan VIP araç. Seyahat ederken bu araçları mutlaka görmüşsünüzdür. Bu korsan araçlar genellikle WhatsApp grupları üzerinden iş alıyor ve belgeleri ya hiç yok ya da başka firmalardan kiralanmış belgeler kullanıyorlar. Bu durum yalnızca sektörü baltalamakla kalmıyor aynı zamanda ciddi güvenlik riskleri doğuruyor. Allah korusun, bir kaza ya da başka bir problem yaşandığında sorumluluk doğrudan belge sahibine ait oluyor. Bu durum belgelerini başka firmalara kiralayanlar için de büyük bir tehlike arz ediyor.

Vergi kaçırma gibi illegal uygulamalara izin verilmemesi gerekiyor. Trafik ekiplerinin denetimleri olsa da nedense bu denetimler genellikle işini düzgün yapan, belgeleri tam ve eksiksiz olan turizm taşımacılarına yönelik gerçekleşiyor. Havalimanı yolunda herkesin gözü önünde kiralık belgeyle ya da WhatsApp üzerinden iş alan korsan bir araç rahatlıkla yolcusunu alıp giderken bizim tüm belgelerimiz tam olmasına rağmen araçlarımız durdurulup bağlanabiliyor. Bakanlık ve kamu kurumlarının bu konuda daha etkin önlemler almasını bekliyoruz çünkü mevcut durum işini doğru yapan firmalar için büyük bir haksızlık yaratıyor.

DİJİTALLEŞEREK REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRMALIYIZ
Systemtransport’un en büyük avantajı her türlü ihtiyaca uygun araçları bünyesinde barındırmasıdır. Filomuzda otobüs, midibüs ve hafif ticari araçlar her zaman kullanıma hazır bir şekilde beklemektedir. Örneğin otobüs yoğunluğu olmayan bir bölgeye midibüs göndererek ya da daha küçük gruplar için 8+1 araç seçeneği sunarak tüm grupların ihtiyaçlarını hızlı ve etkin bir şekilde karşılıyoruz. Sadece otobüs grubuyla sınırlı kalmanın sektörde pek sağlıklı bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum çünkü bazen gruplar otobüsü dolduracak büyüklükte olmuyor. Bu durumda otobüs göndermek ciddi bir mali kayıp anlamına gelir. 2024 yılı sektörün geleceğine dair önemli dersler almamızı sağladı.

Artık dijitalleşme, şubeleşme ve stratejik konumlanma gibi konulara daha fazla odaklanmamız gerektiği ortada. Özellikle yaz aylarında yazlık bölgelerde, kışın ise kış turizmi yapılan bölgelerde aktif bir şekilde faaliyet göstermek şart oldu. Bu büyüklükte bir araç filosuna sahip firmaların oturup iş beklemek yerine doğru bölgelerde mobil olması gerekiyor. Hem müşteri taleplerine hızlı yanıt verebilmek hem de rekabet gücünü artırmak için bu adımlar kaçınılmazdır. Online sistemlerle desteklenen bir yapı firmaların dinamik kalmasını ve sektörde öncü rol oynamasını sağlayacaktır.

SORUNLARA KARŞI TOPYEKÛN HAREKETE GEÇMELİYİZ
Turizm taşımacılığı sektöründe çalışma gün sayılarımızın giderek azalması faaliyet planlamasını her zamankinden daha kritik bir hale getiriyor. Ocak ve Şubat aylarının sakin geçmesi, Mart ayında ise Ramazan nedeniyle toplantı gruplarının iş yapamaması yılın ilk altı ayını özellikle zorlayıcı bir döneme dönüştürüyor. Bu süreçte filomuzun çeşitli segmentlerdeki araçlardan oluşması en büyük avantajımız oldu. Grup çeşitliliğine yönelik işler yaparak boş geçen ayları değerlendirmeye çalışıyoruz.

Bunun yanı sıra ülkemizdeki enflasyon problemi ve dünyada yaşanan siyasi krizler turizm sektörünü ilk etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Bu dışsal etkenler, sektörde zaten var olan sıkıntıları daha da büyütüyor. Sektördeki bazı firmaların yanlış uygulamaları ise hepimizi zor durumda bırakıyor. Örneğin işi bugün yapıp faturasını 3 ay sonra kesen, ödemelerini ise 6-7 ay sonra alan firmalar piyasada büyük bir dengesizlik yaratıyor. Bu tür uygulamalar sektörde işini doğru yapan bizler için kabul edilemez bir durum.

Bu nedenle 2025 yılında sektör olarak bu tür sorunlara karşı topyekûn harekete geçmemiz gerekiyor. Sektörde etik kurallara uyumun sağlanması ve denetimlerin artırılması rekabet ortamını sağlıklı bir şekilde sürdürmemizi mümkün kılacaktır. Aynı zamanda bu tür problemlerin çözümü için kamu kurumlarıyla daha güçlü bir iş birliği içine girmeliyiz.

YILA ÖZEL YATIRIMLARIMIZI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ
2025 yılı Systemtransport için oldukça anlamlı bir yıl olacak; şirketimizin 20. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu özel yıl için 20 yeni araç alımı gerçekleştirerek hem filomuzu genişletiyor hem de bu başarıyı taçlandırıyoruz. Yeni araç teslimatlarımız Mart ayında Mercedes otobüslerle başlayacak ve sonrasında Vito ve Sprinter teslimatlarıyla devam edecek. Bu adımlarla birlikte araç parkımızı 100 adete tamamlamayı hedefliyoruz. Bu genişlemeyi sadece İstanbul ile sınırlı tutmayı düşünmüyoruz. Antalya, Bodrum gibi turizmin yoğun olduğu bölgelerde yeni şubeler açarak bu filolarımızı daha verimli bir şekilde değerlendireceğiz. Bu stratejik adım müşteri taleplerine daha hızlı yanıt vermemizi sağlayacak.

BAKANLIK, YÖNETMELİKTE KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİK YAPMALI
2025 yılı itibariyle Ulaştırma Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü, D2 belgesi ile ilgili düzenlemeleri gözden geçirerek köklü bir reform yapmalıdır. D2 belgesi alma şartları kullanım koşulları ve araç ekleme kriterleri baştan sona yeniden düzenlenmeli, korsan taşımacılığa zemin hazırlayan tüm unsurlar titizlikle temizlenmelidir. Bizler sektörde faaliyet gösteren firmalar olarak milyonlarca Euro değerinde yatırım yaparken hiçbir altyapısı ve yatırımı olmayan korsan taşımacıların işimizi çalmalarına göz yumulmasını kabul edemeyiz. Bu haksız rekabet hem sektörümüzün gelişimini engellemekte hem de yasalara uygun çalışan firmaların sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.

BİR GARİP OLAY: “BUNLAR TURİST DEĞİL”
Yakın zamanda başımıza gelen talihsiz bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir toplantı grubumuz vardı, lüks bir otelde konaklıyorlardı ve akşam yemeği için prestijli bir restorana gitmeyi planlıyorlardı. Araç yola çıktıktan kısa bir süre sonra polis tarafından durduruldu. Araçta D2 belgesi, belediye yol kâğıdı ve TÜRSAB belgesi gibi tüm yasal belgeler eksiksiz ve geçerliydi ancak buna rağmen polis, aracı bağlayacağını belirtti.

Ve işte tam bu noktada olayın travması başlıyor. Acaba burası gerçekten bir üçüncü dünya ülkesi mi ki polis, aracın tüm evrakları tam olmasına rağmen "Bağlayacağım" diyebiliyor? Aracın bağlanma sebebi ise daha da düşündürücü. Polis araçtakilerin turist olmadığını ileri sürdü. Neye göre turist olmadıkları sorusunu sorduğumuzda ise "Bunlar Türk vatandaşı, o yüzden turist değiller" cevabını aldık ve evet, araç bağlandı. Böyle bir adaletsizlik ve haksızlık nasıl olabilir? Her gün yaşanan bu tür olaylar ne yazık ki burada olağan hale gelmişken valilik, emniyet ve bakanlık sadece seyirci kalıyor. Ülkede yasaları bilen tek bir kamu görevlisi yok mu? Turizm bölgelerinde görevli memurlar neden bu kadar eğitimsiz? Her ne olursa olsun bir turizm aracından Türk vatandaşı diye turistin indirilmesi asla kabul edilemez.

Kolluk kuvvetlerinin bu ülkenin kalkınması ve turizmine darbe vurması kabul edilemez bir durumdur. Ulaştırma Bakanlığı, kendi koyduğu yasaları ve verdiği belgeleri koruyamıyor. Tüm evraklar tam olmasına rağmen görevini bilmeyen kamu görevlileri keyfi bir şekilde araçları bağlayabiliyor. Bu durum turizmin kamusal alanda içler acısı bir hale gelmesine yol açtı.

Olayın daha da vahim olan kısmı ise grubumuzu götürdüğümüz lüks restoranın karşısında, vale servisinin müşteri talepleri doğrultusunda VIP araçları korsan bir şekilde hizmete sunmasıydı ancak bizim aracımızı bağlayan polis memurları bu korsan faaliyetlere hiçbir şekilde müdahale etmiyorlar. Yani kamu korsan taşımacılığa kendisi izin veriyor. 2025 yılının, derneklerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının aynı çatı altında toplanarak sorunlara ortak çözümler üretmeye odaklandığı bir yıl olmasını temenni ediyorum.