Bu yıl, sektördeki iş hacmini incelediğimizde oldukça hareketli geçti. Akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar, taşıma ücretlerine yansıdı ve yaz ayları içerisinde sektör paydaşlarımız verimli bir sezon geçirdi. Ancak üç ay süren yoğunluk, kış aylarına giriş yaparken yerini terk ederek, aynı zamanda fiyatlar üzerinde de ciddi oranlı düşüşlere sebebiyet verdi. Sefer sayılarında da beklentilerin üzerinde düşüş mevcut. İstanbul Otogarı’nda kış aylarında günlük ortalama 1500 otobüs çıkış yapması gerekirken, bu rakam 900 seviyelerine indirgenmiş durumda. Bu tablo sektör üzerindeki daralmayada işaret etmektedir. Ciddi bir daralma hâkim. Benim düşüncem ise bu daralmanın kalıcı bir daralma olduğu kanısında. Sayıların düşüşüne sebebiyet veren unsur ise diğer taşıma modlarının yolcuların öncelikli tercihi haline gelmiş olmasıdır. Diğer taşıma modlarında önümüzdeki dönemde uygulanacak politika ile sektörün net tablosu ortaya çıkacaktır. Şu anlık %45’lik bir daralma mevcut fakat, %55 seviyelerine ulaşmadan düşüş, hızını kesmeyecektir. Sektörümüz için incelediğimizde tedbir almamız lazımdır. Akılcı yatırımlar ile faaliyetler sürdürülmelidir. Her zaman belirtmekteyim, Ulaştırma Bakanlığımız bu ülkenin kaynaklarını korurken özel sektörümüzü de dahil edecek planlamalar oluşturmalıdır. Kaynak israfına sebebiyet verebilecek ekonomide değiliz.
Harekete öncelikli olarak biz başlayalım. Devletimizden taleplerimizi biz tasarlayalım, biz iletelim. Örneğin, arz-talep dengesizliğinin yönetilmesi, ‘Hat Esasının’ getirilmesi anlamına gelmektedir. Hat esasının anlamı ise ne kadar yolcu o kadar sefer anlamına gelmektedir. Hep dile getiriyorum U-ETDS sistemi, sektörümüzün sayılabilir, ölçülebilir ve yönetilebilir sistemidir. Bakanlık böyle bir altyapı oluştururken verileri görüp, veriler ışığında planlamalarını oluşturmak istemekte. Ciddi bir daralma mevcut. Bu süreci doğru bir şekilde yönetmeliyiz. Birkaç çözüm formülü üzerinden işlemlerimizi olgunlaştırmalıyız. Mesela plaka tahdidi getirilmelidir, sefer kısıtlamaları aktifleştirilmelidir, hat esası gündeme gelip, herkes istediği saatte, istediği bölgeye sefer açmamalıdır. Verimliliği ölçü alan çalışmalar oluşturmalıyız. Biz Bakanlıkla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde her zaman bu konuyu gündeme getirdik. Ancak Bakanlık şunu göz ardı etmemelidir; her ne kadar havayollarının, deniz-demiryollarının Bakanlığı olduğu kadar karayolu ulaştırma sektörünün de ilgili Bakanıdır. Modlar arası eşitsizlik dengesi düzeltilmelidir. Ülkemizin taşımacılık tarihinin en önemli değerlerinden bir tanesidir karayolu yolcu taşımacılığı sektörü. Bu sektörün, kalkınması, geliştirilmesi için müdahalelere, emekçilerin haklarının korunması için desteğe, kazaların önlenmesi için yeni önlemlere ihtiyaç vardır. İş birliği içerisinde atılacak olan her adım ülke hedeflerimiz doğrultusunda ulaşımda kaliteyi de son derece artıracak hamleler olacaktır.
Âtıl kapasite sonucu şehir içi ulaşıma evrilme imkânı da mevcut. Sektör içerisinde kurumsal şirketler, şehir içi taşımacılık yapmaya uygun altyapılara sahipler. Halk otobüsçüleri ile ortak projeler geliştirilip. Artık İETT, Öz Ulaş vs. gibi kurumların taşımacı ticaretinden çekilmeleri lazımdır. Yerel yönetimlerin öncelikli ilkesi halka hizmettir. Halka hizmet yapılırken ticari şirketler vasıtasıyla bunu yapıp, özel sektör ile rekabet etmemesi lazımdır. İlerleyen süreçte sektör içerisindeki söz hakkına sahip insanların, devlet kademeleri ile bir araya gelip bu projeleri ortaya sunmaları lazımdır. Yoksa sektör, yaz aylarında gülüp, kış aylarında ağlamaya devam edecektir.
Turizm sektöründe olumlu gelişmeler mevcut. Ülkemiz turizm alanında evrim geçirmekte son dönemde. Otobüs taşımacılığından, minibüs segmenti araç ile taşımacılık oldukça yaygınlaştı. Ülkemize ziyarete gelen misafirler, özgürce dolaşabilmek için daha küçük ölçekli araçlarla seyahatlerini organize etmekteler. Bu gelişmeler ile ülkemizde turizm daha da katlanarak artacaktır. Turizm Bakanımızı başarısından dolayı tebrik ediyorum. Oldukça kusursuz işleyen bir sistem oluşturmakta. Ülkemizdeki turist sayısı, dünyadaki tüm olumsuz gelişmelere rağmen, tüm sınırları aştı ve rekora doğru koşuyor. Süreç, bu şekilde ilerlediği sürece her geçen yıl rekorlarımızı tazeleyeceğimiz yıllara imza atacağızdır.